2021 yılında kendime doğru çıktığım bir seyahat sırasında annem vasıtasıyla kağıtlarla tanıştım. Kağıtlardan dışavurumcu bir dünya yarattım ve ortaya çağdaş mücevherler, aksesuarlar ve heykelcikler çıktı.
Sonrasında kendi geliştirdiğim tekniklerle kağıtları tuvallere taşıdım.
2 m²
Sınırlar, sanıldığının aksine bir engel değil, bir davettir.
Yaratıcılığın derinlerine inmeye, olanla yetinmeyi değil, onunla çoğalmayı öğrenmeye bir çağrı.
Bu sergideki alanım yalnızca iki metrekare.
Ama o sınırlı alanda, sınırsız olasılıkların izini sürdüm.
Sınırlı malzemeyle, sınırsız varyasyonlar yaratılabilir.
Zayıf olan, doğru dokunuşla sağlamlaşır.
Gündelik bir nesne, fark eden bir gözle sanat eserine dönüşebilir.
Kâğıt…
Basit, kırılgan, gündelik.
Ama ellerimde form bulan, dönüşen, sağlamlaşan bir maddeye dönüştü.
Dışavurumcu bir dille, duygularımı katman katman yüzeye taşıdım.
Renk, doku, yırtık, boşluk…
Hepsi bir anlatımın parçasıydı.
Bu bir resim yapma süreci değildi; bu bir inşa, bir içsel arkeoloji süreciydi.
Dharma’nın bilgeliğiyle örtüşen bir yerden:
“Zaten var olan yeterlilik halini hatırlamak, başka bir çabaya gerek olmadığını bilmek.”